Ergen – ebeveyn çatışması gelişimin en olağan sürecidir. Gencin kişilik gelişiminde başlıca etkiye sahip olan aileler, ergenlik dönemini ne kadar iyi tanırlarsa, çocuklarına yaklaşımları da o ölçüde düzenlenebilmektedir.
Ergenlerin büyük çoğunluğu “ergen” teriminden hoşlanmaz ama belki de kavramsal ifadelerden daha büyük bir ihtiyaçları var; o da anlaşılmak
Ergenlik dönemi, gencin hayatındaki en çalkantılı dönem olarak bilinir. Çoğu ailelerde çatışmaların ve sorunların en fazla yaşandığı bir dönem olması itibariyle de pek çok araştırmanın odak noktası olmuştur. Aileler, bu döneme kadar tanıdıklarını sandıkları çocuklarının hızlı bir değişimle çok farklı yönlerini görebilmekte ve o ana kadar yaşamadıkları pek çok problemle de bu dönemde karşı karşıya kalabilmektedirler.
Peki, nedir bu ergenlik dönemi?
Genel olarak 11-20 yaş arası dönem olarak bilinir. Yetişme çağındaki bir gencin büyüme ve gelişmesinin en hızlı olduğu bu dönem çoğu kaynakta “çocukluktan çıkış, yetişkinliğe geçiş” olarak da tanımlanır. Daha başka bir deyişle gencin fiziksel gelişiminin de yanı sıra duygusal, psikolojik, sosyal ve bilişsel gelişimini de kapsaması açısından pek çok değişiklikten söz edilebilir. Bu köklü ve hızlı değişimler bireyin kendisi kadar çevresini de oldukça etkilemektedir.
Bu hızlı değişimlere ayak uyduramamak da bazı gençlerin ergenlik dönemini daha fırtınalı geçirmelerine yol açmaktadır. Aile içi çatışmaların artması, ergen ve aile ilişkilerinin hiç olmadığı kadar gerginleşmesi anlamına gelebilmektedir.
Ergenin gelişiminde aile, en önemli faktördür.
Ergenliğin gerçekten sorunlu bir dönem olup olmadığı sorusu bile hala oldukça tartışmalı. Niye mi? Anne babalarımızdan en sık duyduğumuz cümle; “Bizim zamanımızda ergenlik mi vardı…” değil mi?
Ergenlik döneminde ebeveynler, gerek kişilik gelişimi, gerek fiziksel gelişim, gerekse psikolojik gelişim üzerinde olumlu ya da olumsuz rol oynayabilirler. Bir başka deyişle aile, çocuğu hayata hazırlayan temel unsurdur. Ancak ailelerin çocuklarının özerkliklerini ve bağımsızlıklarını nasıl ve nereye kadar destekleyecekleri, bu dönemde kafaları en çok karıştıran sorun olarak göze çarpmaktadır. Belki de ara bir dönem olması sebebiyle ergenler ne çocuk ne de yetişkin olarak sayılmadığından, aileler de pek çok durumda nasıl davranması gerektiğine karar vermekte zorlanmaktadırlar.
Ergenlik dönemi kişinin pek çok karşıt sorunla arada kaldığı bir dönemdir. Genç, özgür olmak için müthiş bir özlem duyarken, arkasında onu destekleyen ailesini de hissetmek ister. Hem kendi kararlarını vermek ister hem de yanlışlarını düzeltecek yetişkinlere ihtiyaç duyar. Sonuçta ergenlerin özerk ve bağımsız olma ihtiyaçları aile içinde pek çok çatışmaya da yol açmaktadır. Ergenlik döneminde ailenin rolü şüphesiz çocukluk çağından çıkan bireyi yetişkin sorumluluğu almaya yönlendirmek ve yardımcı olmaktır.
Aslında ergenlik döneminde aile ve ergen arasında çatışma yaşanması çok olağan ve yaygın bir durumdur. Ailelerin, % 15-20’si çok ciddi çatışmalardan bahsetmektedir. Ancak genel duruma bakılacak olursa çatışmalar çoğunlukla ev işleri, günlük görevler, arkadaş ilişkileri, ekonomik sorunlar, aile içi kurallar ve ergenin aile dışındaki sosyal hayatı gibi konuları içermektedir. Bu açıdan bakıldığı zaman çatışma yaşanmayan ev hemen hemen hiç yok gibidir, hatta buna dışarıdan en mutlu görünen aileler de dahildir.
Ebeveyn-ergen çatışmasının sebepleri
- Aile ilişkilerinin dengeli olması çatışmayı etkileyen bir durumdur. Aile ilişkilerinde denge derken kastedilen aile üyelerinin rolleri, karı koca ilişkileri, aile üyelerinin sorun çözme becerileri ve aile üyelerinin psikolojik sağlamlıklarıdır. İlişkileri uyumlu olan ailelerin üyeleri kendilerini daha fazla ailenin parçası olarak değerlendirirler. Başka bir deyişle kendilerini “BİZ” olarak hissederler. Bu tür ailelerde çatışmalar çözümlenirken aile üyelerinin rolleri belirlidir. Bu da ergenin daha az kaygı yaşamasına yol açmaktadır. Özellikle de ebeveynler arasında kuralların işleyişi ile ilgili tutarsızlık en çok dikkat edilmesi gereken noktadır.
- Ergenlik dönemindeki en sık çatışma sebeplerinden birisi de okuldur. Aile üyelerinin arasında okul ve eğitim ile ilgili beklentilerdeki tutarsızlık, tutumlardaki çelişkiler, ebeveyn ve veli olma durumlarının yarattığı farklar çatışmaları alevlendirmektedir. Okul başarısı ile ilgili ergenlerin kısıtlamalar alması, ceza görmesi, tehdit veya suçlama içeren sözler duyması çatışmalarda etkili rol oynamaktadır. Genci, öğrenci kimliğinden bağımsız değerlendirmek ve akademik başarıyı sadece gencin hayatındaki bir unsur olarak ele almak gereklidir.
- Ergenlikteki bazı yaş dönemleri çatışma davranışlarını arttırabilmektedir. 15-17 yaş arasındaki gençler daha asi, kurallara baş kaldıran, kaprisli ve sinirli olabilmektedirler. Özellikle bu dönemde aileleriyle olduğu kadar çevreleriyle de sık sık çatışma davranışı gösterebilirler. Bu dönemde otoriteye başkaldırı sıkça görüldüğü gibi kuralların ve sınırların en çok sorgulandığı dönem olarak da karşımıza çıkar. Ebeveynlerin otoritesini koruyarak, koyulan kuralların nedenlerini açıklamak çatışmaları azaltmakta iyi bir yol olabilmektedir.
- Aile üyelerinin kişilik yapıları da çatışmalarda bir faktördür. Örneğin tutucu bir yapıya sahip ebeveynler, aşırı korumacı ebeveynler, gencin dışarı çıkış saatleri, arkadaş çevresi, alışkanlıklar, kurallar ve sınırlar konusunda katı olan ebeveynler gençlerde karşı gelme davranışının gelişmesine yol açabilmektedirler.
Ergen-ebeveyn çatışması gelişimin en olağan sürecidir.
Gencin kişilik gelişiminde başlıca etkiye sahip olan aileler, ergenlik dönemini ne kadar iyi tanırlarsa, çocuklarına yaklaşımları da o ölçüde düzenlenebilmektedir. Anne baba olarak bizler bu dönemde yaşananları çocuğumuzun yetişkinliğe hazırlık sürecinin bir parçası olarak ele almalı ve onları kendi ayakları üzerinde duran, kendi kararlarını verebilen bağımsız bireyler olma yolunda desteklemeliyiz. Etrafımızda ergenlik dönemindeki çocuklarının çok uyumlu, sakin, söz dinleyen, hiç sorun çıkarmayan gençler olarak tanımlayan ebeveynlere rastlayabilirsiniz. Hatta bu ebeveynler çatışmalı aile ilişkilerini veya gencin asi tutumlarını şımarıklık olarak nitelendirebilmektedirler. “Bizim zamanımızda ergenlik yoktu”, “zamane gençlerinin her istediği yapılıyor bu yüzden şımarıklar”, “ana-babaya saygı kalmamış, bunlar nasıl gençler” gibi eleştiriler duyduğunuzda belki ben nerde yanlış yapıyorum diye kendinizi sorgularken buluyor olabilirsiniz. Hiçbir zaman unutulmamalıdır ki kendi ayakları üzerinde durabilen, doğru kararlar alabilen ve sağlıklı sınırlar çizebilen bir yetişkin olabilmek için, gençlikte otorite figürünün yani ebeveynlerin sorgulanması gelişimin en olağan sürecidir.
Kaynakça:
Baumrind, D. (1991). The influence of parenting styles on adolescent competence and substanca use. Journal of Early Adolescence, 11 (1), 56-95.
Erikson, E. (1968). Identity, youth and crisis. New York: Norton.
Steinberg, L. (1987). Recent research of the family at adolescence: The extend and nature of sex differences. Journal of Youth and Adolescence, 16, 191-198.
www.essay-911.com