Çocukta Cinsel Gelişim
Yeni doğan bebekten yetişkinliğe uzanan yolculukta cinselliğin gelişimi bireyin psikososyal gelişimiyle paralel bir süreç izler. Yaşamımızın her alanında etkisini gördüğümüz; biyolojik, psikolojik ve sosyal açılardan ayrılmaz bir parçamız olan cinsellik kavramının önemi konuyla ilgili doğru bilgilenmenin gerekliliğini ortaya koyuyor. Çocuğun cinsel gelişimini açıklamaya yönelik pek çok farklı kuram ve yaklaşım olmasına paralel olarak çocuğun psikoseksüel gelişim aşamalarına göre yaşadığı fizyolojik ve psikolojik değişimleri en kapsayıcı şekilde ele alan görüş psikoanalitik kuramdır.
Bebeklik , çocukluk ve ergenlik dönemlerinde yaşanılan cinsel gelişim ve dönemsel ayrımlar;
Yaşamın ilk 1,5 yılı;
Dünyaya yeni gelmiş bebeğin en temel ihtiyacı ve haz kaynağı emme refleksi olduğundan ‘oral dönem’ diye adlandırılır. Doğuştan var olan emme zevki hem temel bir ihtiyaç olduğundan hem de ağız yoluyla bir uyarılmaya neden olduğundan bebeğin bakım veren kişiyle arasında güçlü bir bağ kurmasını da oldukça destekler. Güçlü bir emme ve tensel temas bebeğe güven ve sıcaklık duygusunun yanı sıra gevşeme ve rahatlık da sağlaması açısından oldukça önemlidir.
1-3 yaş arası dönem;
Bu dönemin en belirgin kazanımı tuvalet eğitimi ve kas gelişimine bağlı olarak istemli hareketlerde artıştır. Tuvalet eğitimi çocuğa, anüs bölgesindeki gerilimi gidermedeki hazzı erteleme becerisi kazandırdığından bu dönem ‘anal dönem’ olarak tanımlanır. Mesane ve bağırsak kasları üzerinde kontrol becerisi geliştirme çocukta başarı ve bağımsızlık duygularının temelinin atılması bakımından belirleyici olduğundan, tuvalet eğitiminde ebeveyn tutumları oldukça önemlidir. Uygun tuvalet eğitimi konusunda destek veren ve olumlu deneyimlere teşvik eden ebeveynler çocuklarının daha özgüvenli ve üretken olmalarına zemin hazırlarlar. Ancak bunun tersi uygun olmayan, cezalandırıcı, baskıcı ve hoşgörüsüz tutum ve deneyimler çocuğu bedensel işlevlerine yabancılaştırarak bir takım davranış bozukluklarına yol açabilir.
1,5 – 2 yaş civarı çocuklar kendilerini kız ve erkek olarak tanımlamaya başlarlar ve akabinde başkalarının cinsiyetlerini ve cinsiyet farklarını algılayabilirler. Bu dönemde kendi cinsiyetinden oyun arkadaşı seçmeye de başlarlar.
Tuvalet eğitiminin ardından bezden kurtulan çocuklar cinsel organlarındaki teması ve baskıyı hissetmeye başladıklarından dolayı mastürbasyon davranışı görülmeye başlanır.
3-6 yaş arası dönem;
Cocukların cinsel organlarını farketmeleri ve cinsel konulara ilgi göstermeleri ile karakterize olan bu dönem cinsel kimlik gelişimi açısından büyük önem taşır. Hemcinsi olan ebeveynini rol model alan ve onunla özdeşim kuran çocuk bu şekilde karşı cins ebeveynin gözüne girmeye çalışır. Anne baba sadece cinsellik ilgili değil her konuda rol model olur ve kimlik gelişiminin belirleyicisi olurlar.
Dokunma yoluyla cinsel organını keşfeden çocukta mastürbasyon yapma davranışı görülür, bu durum cinsel gelişim açısından normal ve zararsızdır. Sevgi, ilgi eksikliği duyan, uyaran azlığı çeken çocuklar kendi içlerine dönerek haz sağlamak adına yoğun mastürbasyon davranışı sergileyebilirler. Doyumsuzluk veya çatışma yaratan durumlar giderilirse mastürbasyonun sıklığı da azalacaktır.
Özellikle kız ve erkek ayrımının fark edilmeye başlanmasıyla karşı cinse olan ilgi de artar. Evcilik ve doktorculuk gibi oyunlar çocuğun karşı cins bedenini keşfetmek için iyi bir yol teşkil eder. Anatomik farklılığı merak eden çocuklar sık sık sorular sorarken, karşı cins cinsel organlara dokunma veya görme isteği belirginlik kazanır.
6-11 yaş arası dönem;
Okula başlamasıyla birlikte sosyalleşme dönemine giren çocukta cinsel ilginin azalması sebebiyle ‘gizil dönem’ olarak adlandırılır. Çocuk kendi cinsinden olan ebeveyne yönelerek toplumsal cinsiyet rollerini geliştirir ve pekiştirir. Enerjisi sosyal ve entellektüel alanlara kaydığı için cinsel ilgisi ve merakında görece azalma görülür. Bu dönemde çoğunlukla kendi cinsinden oyun arkadaşlarını tercik ederler.
Ergenlik dönemi;
Cinsiyet hormonlarının aktive olması sebebiyle cinsel dürtü artar ve yetişkin cinselliğinin başlaması açısından kritik bir dönemdir. İkincil cinsiyet özelliklerinin (memelerin büyümesi, kıllanma, ses değişiklikleri vb.) gelişmesi aynı zamanda cinsiyet ayrımını da belirginleştirir.
Karşı cinse ilgi ve yönelimin artmasıyla romantik ilişkiler önem kazanır. Bu dönemde kızlarda duygusallık ve romantizm göze çarparken, erkeklerde cinsellik dürtüsü yoğunluk kazanır.
Akranlarının kabulü ve onayı ergen genç için önemli bir seviyeye geldiğinden ebeveynlerinden uzaklaştığı ve tepkisel olduğu bir döneme girilmiştir. Genci ergenlik dönemi ile ilgili değişimler konusunda önceden bilgilendirmek, bu dönemi daha rahat geçirmek ve olası risklere karşı korumak açısından gereklidir.
Cinsel Eğitim
Yetişkin cinselliği hakkında pek çok temelin çocukluk döneminde atıldığı bir gerçektir. Bu nedenle sağlıklı cinsel gelişim için bireyler daha cinsel olarak aktif olmadan önce doğru bilgiye ulaşabilmeleri ve formal bir cinsel eğitim almaları çok önem taşımaktadır.
Cinsel Eğitim nedir?
Cinsel eğitim için okul öncesi dönemde (aktif cinsel hayat başlamadan) aile içinde başlayan, ergenlik ve yetişkinlik için gerekli olan ve yanlış bilgi ve davranışlardan koruyacak olan cinsellikle ilgili konuların anlatılmasıdır diyebiliriz. Kadın ya da erkek olma, cinsiyete ilişkin algılar ve roller, kendi ve karşı cinsin özellikleri hakkında bilgi sahibi olma, cinsiyetler arası ilişkiler, cinsiyetler arası eşitlik, cinsel sağlık, cinsel davranışlarda sorumluluk bilinci gibi konuların doğru aktarılmasına yönelik cinsel eğitim sağlıklı bir cinsel hayat kadar bireyi olası risklerden korumak açısından da önemlidir. Cinsellik, yaşamımızın ayrılmaz bir parçası olmasına rağmen yanlış öğretiler, açık ve samimi olamamak, suçlayıcı veya cezalandırıcı tutum, sessiz kalmak gibi olumsuz tavır ve davranışlar bizim cinselliği doğru algılamamızın önüne geçebiliyor.
Cinsel Eğitimde Ebeveyn Tutumları Nasıl Olmalıdır?
Genellikle 3 yaş civarı çocuklar cinsiyetler arası farkılıkları sezerek cinsel konulara olan ilgilerini soru ve davranışlarla ifade etmeye başlarlar. Çocuklarının bu ilgi ve meraklarını yok sayan, suçlayan, ayıplayan, yargılayan ve cezalandıran tutumların aksine dinleyen, açık, dürüst, samimi ve aydınlatıcı bilgiler vermeye çalışarak çocuklarıyla diyalog içerisinde olan ebeveynler çocuklarını doğru yönlendirmenin yanı sıra onların başka kaynaklara yönlenmesinin de önüne geçmiş olurlar. Ailesinden olumlu yanıt ve destek alamayan çocuk cinselliğe olan ilgisinden dolayı suçluluk duyabildiği gibi ihtiyaç duyduğu cevaplar için yaşıtlarını tercih edebilir, yaşıtlarından yanlış bilgiler alabilmesinin yanı sıra ebeveynlerine olan güveni de azalır. Cinsel konularda hiç soru sormayan çocuk muhtemelen bu konularda ihtiyacı olan yanıtlara ulaşamadığı için susmayı tercih etmiştir. Merakı giderilen, suçlanmayan veya görmezden gelinmeyen çocuk ilerleyen zamanlarda başka konuları da ebeveynlerine danışmaktan çekinmez.
Cinsel Eğitimin Çerçevesi Nasıl Olmalıdır?
Çocuklarına cinsellikle ilgili konuşmaktan çekinen ebeveynlerin büyük kısmı çocuklarına cinsel organların işlevi ve cinsel ilişki ile ilgili bilgi vermeleri gerektiğini düşündükleri içindir. Oysa ki 3-4 yaşlarındaki bir çocuk cinsel ilişki konusundan oldukça uzaktır. İçlerinde bulundukları yaş dönemlerine uygun olarak tek tek ve aralıklı olarak sorarlar sorularını. Dolayısıyla bu dönemde cinsel eğitim, cinsel ilişki ya da cinsel eylemden bağımsız içeriktedir. Çocuklar hazır olmadıkları soruları sormazlar, açıklama yapılsa bile onlar için pek bir anlam ifade etmez. Ebeveynleri cinsellikle ilgili konuşmaktan alıkoyan bir başka yanlış inanış da cinsellikten bahsetmenin çocukları erken yaşta cinselliğe ilgili hale getirebileceği ve hatta vaktinden önce cinsel eylemlere yöneltebileceğine dair korkular olmakta. Yapılan araştırmalar erken yaşta yaşına uygun ve doğru bilgi alan çocukların cinsel eylemler konusunda çok daha bilinçli ve sorumlu davrandıklarılarını ortaya koyuyor. Yani bir başka deyişle cinsellik konusunda bilgi açlığı ve giderilmeyen merak ilerleyen zamanlarda riskli cinsel eylemlere çok daha fazla yönlendirebiliyor.
Cinsellik, bedenimizin belirli parçalarıyla ne yaptığımızla ilgili değil, kadın ya da erkek olarak kim olduğumuzla ilişkili bir kavramdır. Özellikle okul öncesi dönemde cinsel eğitim kendi fiziksel özellikleri hakkında bilgi vermek, karşı cinsin hangi açılardan farklı olduğunu anlatmak ve en önemlisi onları cinsel istismardan korumak amaçlı iyi ve kötü dokunuşları ayırt edebilmesini öğretme temel yaklaşımında olmalıdır.
Cinsel Eğitimin Amacı Nedir?
Cinsel eğitim öncelikle çocuğa cinsellikle ilgili konuşabileceği mesajını vermesi açısından çok önemlidir, böylelikle cinselliğe karşı duyduğu ilgi ve meraktan ötürü kendini suçlu hissetmez. Ebeveynlerini doğru ve güvenilir bir kaynak olarak görmeye başlayan çocuk ileride de daha karmaşık bilgiler için de ailesine yönelecektir. Çocukluk çağından itibaren başlanılan cinsel eğitim ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinde ihtiyaç duyacağı pek çok bilgi için de temel oluşturur. Cinsellikten konuşulmaması çocuk için bu konunun yasak, ayıp, yanlış ya da günah olduğu izlenimine kapılmasını sağlar bu da yetişkin olduğu zamanki cinsel yaşamını olumsuz etkiler. Yetişkinlik döneminde yaşanılan pek çok cinsel işlev bozukluğunun kaynağı konuyla ilgili yanlış ve eksik bilgilendirme sebebiyle ortaya çıkmaktadır.
Cinsel Eğitimin Önemi Nedir?
- Yaşına uygun ve doğru cinsel eğitim almış çocuklar hem kendi hem de başkalarının bedenine saygı duymayı öğrenir.
- Kendi cinsinin ve de karşı cinse ait özellikleri bilmek özgüvenini arttırır.
- Cinsellikle ilgili doğru bilgilere ulaşır. Yaşından önce hazır olmadığı bilgilere ulaşabileceği pek çok platformdan korunmuş olur. Riskli cinsel davranışlar sergilemek konusunda daha bilinçli olur.
- Yetişkinlik döneminde aktif bir cinsel hayatı olması durumunda daha sağlıklı, düzeyli, dengeli ve sorumluluk sahibi ilişkiler kurması kolaylaşır.
Seks Pozitif Ebeveynlik Kavramı Nedir?
Seks pozitiflik cinselliğin her bireyin hayatında var olduğunu ve her bireyin cinselliğini farklı yaşantılayabileceğini kabul eden bir bakış açısı. Seks pozitif ebeveynlik ise çocuklarının cinsel kimliklerine ve kendilerini özerk ve biricik olarak ifade edebilecekleri yetişkinler olacaklarını kabul etmeyi içeren bir anlayış olarak tanımlanabilir. Cinsellik yaşam boyu etkili olan bir süreçtir ve seks pozitif ebeveynlik cinselliğin konuşulmaya başlandığı en erken dönemden itibaren kurulan bir iletişim biçimidir. Hem çocuğa, hem bedenine, hem de kendini ifade ediş biçimine saygı duyarak kurulan bu iletişim şekli cinselliğin ayıp, yasak, günah gibi alçaltıcı kavramlar kullanılmadan değerlerin aktarılmasını içerir.
Cinsel sağlık sadece bedenin, üreme organlarının veya üreme işlevinin yerinde olması ile ilişkilendirilebilecek bir durum değildir. Seks pozitif ebeveynlik, cinsel olarak psikolojik, sosyolojik, duygusal, kültürel ve pek çok açıdan da iyi olma halini kollamayı amaçlar.
Yapılan araştırmalar cinsellik hakkında ebeveynlerle yapılan açık, samimi ve yaşa uygun konuşmaların gençleri çok daha sorumluluk sahibi yaptığını gösteriyor. Seks pozitif bir cinsel eğitime ne kadar erken başlanırsa çocuğun sağlıklı cinsel gelişimi açısından o kadar sağlam temellerin atılması anlamına gelir ama belirtmekte yarar var ki hiçbir zaman başlamak için geç değil….